BİLGİSİZLİK VE BİLGELİK
İnsanlık tarihi ilkellikten modernliğe, karanlıktan aydınlığa ve bilgisizlikten bilgeliğe doğru sürekli bir devinim içindedir.öyle ki düşüncenin ilk dönemlerinden şimdiki dönemine kadar birçok fikir ve bilgi değişiklik göstermektedir Geçmişin bilgeleri, günümüzde bilgisiz gibi görünseler de aslında onlar, bügunkü bilgelerin temellerini oluşturmuşlardır.örneğin; düşünce tarihinin en önemli isimlerinden birisi olan Aristoteles, dünyanın hareketsiz olduğu gibi bir görüş geliştirmiştir; ama bu görüş kesinlikle Aristotelesin bir bilge olmadığının göstergesi sayılmamalıdır. Bilgisizliğin bilgeliği cümlesi, işte tam da burada kendini göstermektedir.yani geçmişin düşünce insanları,her ne kadar bilgisiz olsalar da birer bilge idiler; çünkü bu insanlari temelsiz bilgilerin gelişmeyeceği düşünüldüğünde , düşüncenin temellerini atmış ve bilgeliklerini kanıtlamış insanlardır. Bilgisizliğin bilgeliği bir başka bakış açısıyla bilgisizliğin bilgelik perdesi altında saklanması olarak açıklanabilir.bu bağlamda gösterme çabaları bilgisizlik içinde çırpınan kişilerin kendilerini bir bilge gibi gösterme çabalrı,onların kendi bilgisizliklerini bilgelik kavramının ardına saklanmalarının hareket bulmuş halidir. Sonuç olarak bilgisizlik ve bilgelik birbirinin ardından gelen ve birbirini etkileyen iki kavramdır.bunlar kimi zaman birbirlerini gölgelemek,kimi zaman da birbirlerini açıklamak için kullanılabilecek kavramlardır.ve bilgelik hem kendi kendinin,hem öbür bilimlerin , hem de bilgisizliğin bilimidir.Sokrates'i suçlayanlar vardır. Bu suçlayanların tam olarak kimler olduğu bilinmemekte; fakat başlarında Meletos'un olduğu sanılmaktadır. Ünlü komedya yazarı Aristophanes de Sokrates'i Sofistlerle (Şüphecilerle ) bir tutmuştur. Sokrates'in kötü, yalancı biri olduğu, her şeye karıştığı, eğriyi doğru diye gösterdiği gibi suçlamalar söz konusudur. Aristophenes, eserine Sokrates'in öğrencilere para karşılığında ders verdiğini, öğrencilerin aklını karıştırdığını yazmaktadır. Oysa Sokrates'in kimseye verecek bilgisi yoktur.Bir gün, Sokrates'in bir arkadaşı halka Sokrates'ten daha bilgili kimsenin olup olmadığını sormuştur. Tanrı sözcüsü, Sokrates'ten daha bilgili kimse olmadığını söylemiştir. Sokrates bu olanlardan sonra bilgili bir insan olmadığı hâlde Tanrı'nın neden böyle söylediğini düşünüp durmuştur. Sürekli kendinden daha bilgili birisini arar. Sonunda görür ki hiç kimse bilgili değildir. Yalnız kendisinin ayrıcalığı, bilgili olmadığını bilmesidir.Sokrates daha bilgiliyi arama sürecinde çok düşman kazanmıştır. Çünkü pek çok kişinin gerçekte bilgisiz olduklarını ortaya çıkarmıştır. Önce devlet adamlarının bilgisizliğini ortaya çıkarmıştır. Sonra şairlere gitmiş, onların şiirlerini yalnız içgüdü ile yazdıklarını göstermiştir. Sanat sahiplerinin de aynı kusuru taşıdıklarını, bilmedikleri şeylerden dem vurduklarını ispatlamıştır. Sokrates aslında asıl bilgiye sahip olanınTanrı olduğunu düşünmektedir. Bu süreçte, Sokrates kafasını meşgul eden soruların cevabını ararken çevresinde olan bitenlerin farkına varmamıştır. Etrafındaki pek çok kişi, onun gençleri doğru yoldan ayırdığını, tanrıların yerine yeni tanrılar koyduğunu söylemektedir. Bu söylentiler onu mahkemeye sürükler. Sokrates, mahkûm olursa suçlandığı gibi tanrıtanımaz olduğu için değil üzerine kin çektiği içindir.Bu gelişmeler karşısında, Sokrates çok soğukkanlıdır. Ölmek veya mahkûm olmak onun umrunda değildir, o sadece doğruların peşindedir. Tehlike karşısında yılmamak, korkmamak onun prensibidir. Ona göre insanların en çok korktuğu şey olan ölüm aslında kaçınılacak bir şey değildir. O sadece kötülük yapmaktan korkar.Sokrates, ideallerinden dönmemekte kararlıdır. O, asla Tanrı dışında kimseye boyun eğmez. Hakkında atılan iftiralar hep asılsızdır. Sokrates'in sürekli öğrencileri olmadığı gibi malı mülkü de yoktur. O dünya hayatına önem vermeyen bilge birisidir. Yargıçları yumuşatmak amacıyla asla mahkemeye ailesini ve çocuklarını getirmez. Kararı, tamamıyla yargıçların iradeleri elinde olan Tanrı'ya bırakır.Sokrates, mahkemece suçlu görülür. O bunu beklemektedir ve hemen hiç tepki göstermez. O, herkesten farklı bir kişidir. İnsanların geneli gibi makama, mevkiye, dünya hayatına hiç önem vermemiştir ki şimdi üzülsün. İnsanlara, hep ahlakı, erdemi öğütlemiştir. Böyle bir insana ancak devletin hesabına çalıştığı için ödül verilmelidir. Mahkeme, para cezası vermez; çünkü parası yoktur. Sürgün etmez; çünkü sürgüne gittiği yerlerde yine halkı yönlendirecektir. Nihayet ö-lüm cezası verilir. O, ölüm cezasına rağmen başkaları gibi ağlayıp sızlamamıştır. Yaptığı hiçbir şeyden dolayı pişmanlık duymaz.Platon'a göre Sokrates'in öldürülmesi için oy kullananlar çok acı çekecektir. Kurtulması için oy kullananlar ise gerçek birer yargıçtır.Sokrates'e göre ölüm bir ceza değildir. Sadece bir yolculuktur. Ayrıca öteki dünyada soru sormak yüzünden mahkûm edilme tehlikesi de yoktur. Sokrates, Atinalılardan son bir şey diler: Çocukları erdemden, doğruluktan ayrılırsa kendisinin Atinalılara gösterdiği gibi onlara yol göstersinler. Çocukları kendilerine fazla değer verir ve bu dünyada bir hiç olduklarını unuturlarsa onları azarlamalarını ister Atinalılardan.Sokrates, ayrılık vaktinde ölüme giderken yargıçlar da yaşamaya giderler. Fakat Platon'a göre, bunların hangisinin daha iyi olduğunu ancak Tanrı bilir.
13 Eylül 2009 Pazar
bilgisizlik ve bilgelik
Etiketler:
bilgelik anlayışı,
bilgisizlik,
bilgisizlik ve bilgelik,
felsefe,
felsefi düşünce
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder